4 Mayıs 2011 Çarşamba

Metin Kemal Kahraman-Şahmaran 2011







Albüm İçeriği



01. Logman Feke Chemde


02. Camısan Guyia Hemgende


03. Mıneta Camısani


04. Oda Mohrkiri


05. Belgiya Raude


06. Belgiyao Phoseman


07. Cihanşaho, Nobedare Mezele


08. Belgiya Çevere Muradi'de


09. Pasa Neweso


10. Şüara Sae Moru


11. Camısan Bi Logman



12. More Sae Moru




Metin ve Kemal Kahraman’ın, uzun yıllara yayılan bir çalışmanın sonucu olan “Saé moru/Şahmaran” albümleri geniş bir kitapçıkla beraber bugün çıkıyor. Dersim Kültür Bölgesi’nde alan araştırmaları ve dokümanter çalışmalar yapan Kahraman Kardeşler‘in bu albümü de Şahmaran masalının Dersim’den derlenmiş bir Zazaca versiyonu. Albüm, masal temasını takip eden bir bütünlük içinde, sekiz enstrümantal ve dört sözlü olmak üzere toplam 12 eserden oluşuyor.

Şahmaran, belki Lokman Hekim’in oğludur.
Saé moru, belka lazé Loqman hekimi’yo.
Metin ve Kemal Kahraman kardeşler, bu albümde Şahmaran gibi kadim ve yaygın bir masalın anlaşılmasında, bin yıllık da olsa yazılı versiyonlar yanında bugün hala yaşayan kaynaklardan derlenecek sözlü versiyonların da çok önemli ve özgün ayrıntılar aktarabileceğini tartışmak istiyorlar.

Şahmaran masalı, yaşadığımız coğrafyanın, sadece tarihi eserlerle değil, ev-sahipliği yaptığı kadim diller ve bu diller üzerinden aktarılan sözlü birikimle de çok derin bir insanlık hafızasına tanıklık ettiği tezinin en canlı örneğidir.

Metin ve Kemal Kahraman’ın yıllardır beraber çalıştığı grup elemanları Serdar Keskin, Ahmet Tirgil, Umut Kahraman, Maviş Güneşer, Mübin Dünen gibi müzisyenler bu albümde de enstrümanlarıyla yer alıyor. Bunun yanı sıra Erkan Oğur, Okay Temiz, Henning Schmiedt, Ulli Bartel, Ertan Tekin gibi önemli solist sanatçılar ve İstanbul Sayat Nova Korosu da hissedilir katkılarıyla misafir edilmişler.



Masalların Şahı Şahmaran Saé Moru - (inceleme)

Başta mıyız, sonda mıyız? Şaé Moru masalının sorduğu en temel soru budur. Zaman için bir “başlangıç” varsa bir “son” da olmak zorundadır. Öyle denir. Ancak bunu doğrusal bir zaman algısını kabul eden “modern zaman” kavramı zorunlu kılar... Oysa kadim diller ve kültürler bu konuda farklı bir bakış açısına sahiptirler... Zaman ve oluş daireseldir; devran döner ve malik halq eder. Bu durum bizi tarih-tekerrür yanlış yorumunu da mecbur kılmaz... Çünkü dönen zaman sanıldığının aksine hep aynı güzergahta dönmez; her dönüş aynı zamanda bir üste sıçramadır. Ve zamanın döngüsü hep ileri giden bir doğru değil, hep yukarı dönen bir spiraldir.